Yetenekli Bayan Patricia
Polisiye özel bir türdür. Sağlam bir hikaye bulmak, heyecanlı bir tempo tutturmak, bu tempoyu da hiç düşürmemek gerekir. Arada böyle cümleler içinde bilgi kırıntıları da okursanız tadından yenmez olur. Usta polisiye yazarı ortada kan, silah, ceset, katil falan göstermez ama heyecanı hep yükseklerde tutar. Sürekli yüreğiniz ağzınızdadır, bir şeyler olmasını beklersiniz ama aslında olan kanlı bıçaklı olaylar yoktur. Bu unsurları bolca kullanırsanız gerilim yazarı olursunuz, polisiye değil. Gerilim biraz da işin kolayına kaçmaktır.
İşin Ustası Olmak
1921-1995 yılları arasında yaşamış olan Amerika’lı polisiye yazarı Patricia Highsmith gerçek bir ustaydı. Anlattığı hikayelerde yarattığı atmosferde hep tetikte olurdunuz, soğuk soğuk terlerdiniz. Ortada kan revan içinde kalmış kişiler falan yoktu ama heyecan her satırda vardı. Başlıca karakteri Bay Ripley idi. Son derece soğukkanlı, son derece kültürlü olan Bay Ripley sizi kolayca cinayet işlemeye ikna edebilirdi. Bir bakışta ruhunuzun fotoğrafını çeker, zayıf yönlerinizi görür, siz farkında olmadan bu zayıflıklarınızı körüklerdi. Böyle bir tipi yaratmak da geliştirmek de çok usta bir kalem gerektiriyordu. Patricia Highsmith “Yetenekli Bay Ripley” serisi ile bunu çok rahatlıkla yapabiliyordu. Zaten yazdığı ilk roman olan Trendeki Yabancılar böyle bir ustanın gelişini haber veriyordu, çok beğenilmişti. Polisiyenin gerçek yaratıcısı olan Agahta Christie ile beraber dünyanın en çok okunan yazarları arasına girdiler ve kafalarda bir soru bıraktılar; “Kadınlar bir cinayet planlamada daha mı yetenekliydiler?”